Antalya’da Görülmesi Gereken Tarihi ve Doğal Güzellikler
Antalya’da Görülmesi Gereken Tarihi ve Doğal Güzellikler
Antalya, büyüleyici doğası, köklü tarihi ve eşsiz kültürel dokusuyla Türkiye’nin en gözde turizm destinasyonlarından biridir. Tarihi milattan önce 2. yüzyıla kadar uzanan bu kent, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, her dönemin izlerini günümüze kadar taşımıştır. Akdeniz’in bu güzel şehri, muhteşem plajları, etkileyici antik kentleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. İşte Antalya’da mutlaka görülmesi gereken tarihi ve doğal güzellikler…
1. Kaleiçi: Tarihi Bir Zaman Yolculuğu
Antalya’nın tarihi merkezi Kaleiçi, Osmanlı, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma dar sokakları ve geleneksel evleriyle tarih dolu bir atmosfer sunar. Antalya’nın kalbinde yer alan bu bölge, her köşesinde geçmişin izlerini taşır. Yivli Minare, Hadrian Kapısı ve Kesik Minare Camii gibi yapılarıyla büyüleyici bir ortamda tarihle iç içe bir yürüyüş yapmak isteyenlerin favorisi haline gelir. Kaleiçi’nde dolaşırken şirin kafelerde oturabilir ve hediyelik eşya dükkanlarında gezebilirsiniz.
2. Düden Şelalesi: Şehrin İçinde Bir Doğa Harikası
Antalya’nın en ünlü doğal güzelliklerinden biri olan Düden Şelalesi, hem şehir merkezine yakınlığı hem de etkileyici manzarasıyla dikkat çeker. Şelalenin iki ana bölümü vardır: Yukarı Düden ve Aşağı Düden. Özellikle Aşağı Düden Şelalesi, Lara Plajı yolunda falezlerden Akdeniz’e dökülen güçlü su akışıyla büyüleyici bir görünüm sunar. Yukarı Düden ise yemyeşil bir doğanın içinde huzurlu bir kaçamak yapmak isteyenler için idealdir.
3. Kurşunlu Şelalesi: Saklı Bir Cennet
Antalya’nın Aksu ilçesinde yer alan Kurşunlu Şelalesi, doğa severler için sakin ve huzur dolu bir ortam sunar. 20 metre yükseklikten dökülen şelale, çevresinde oluşan göletlerle birleşerek ziyaretçilerine unutulmaz bir manzara sunar. Kurşunlu Şelalesi, doğal güzelliği sayesinde 1991 yılında tabiat parkı ilan edilmiştir ve doğa yürüyüşleri için mükemmel bir alandır.
4. Aspendos Antik Tiyatrosu: Zamana Meydan Okuyan Bir Miras
Serik ilçesinde yer alan Aspendos Antik Tiyatrosu, Roma döneminden kalma en iyi korunmuş tiyatrolardan biridir. 15.000 kişilik kapasitesi ile etkileyici bir yapıya sahip olan tiyatro, günümüzde halen kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır. Aspendos’ta özellikle yaz aylarında düzenlenen opera ve bale festivalleri büyük ilgi çeker. Roma İmparatorluğu’nun mimarlık becerisini gözler önüne seren bu yapı, mutlaka görülmesi gereken bir tarihi eser niteliğindedir.
5. Perge Antik Kenti: Tarihin Derinliklerine Bir Yolculuk
Antalya şehir merkezine yaklaşık 18 km uzaklıkta bulunan Perge Antik Kenti, Roma döneminin izlerini taşıyan muazzam bir tarihi alan olarak öne çıkar. İkonik sütunlu caddesi, antik tiyatrosu, stadyumu ve hamam kalıntılarıyla ziyaretçilerini büyüler. Aziz Paul’un ilk vaazlarını verdiği bu kent, tarih boyunca önemli bir dini merkez olarak kabul edilmiştir. Perge, Roma döneminin mimarisini yakından görmek isteyenler için Antalya’nın en önemli tarihi duraklarından biridir.
6. Olympos Antik Kenti ve Yanartaş: Mitolojik Efsanelerin İzinde
Olympos Antik Kenti, Likya uygarlığının izlerini taşıyan önemli bir tarihi alandır. Kent, hem antik kalıntıları hem de doğal plajıyla dikkat çeker. Yakınındaki Yanartaş, dağlardan çıkan metan gazının sürekli yanması sonucu gece gündüz parlayan doğal bir ateş sunar. Mitolojik efsanelere göre bu ateş, Chimera canavarına karşı zafer kazanmış olan Bellerophontes’in ateşidir. Çıralı Yanartaş’ta hem doğanın hem de mitolojinin izlerini bir arada keşfetme şansına sahip olabilirsiniz.
7. Saklıkent Kanyonu: Doğa ile İç İçe Bir Macera
Antalya ile Fethiye arasında yer alan Saklıkent Kanyonu, 18 km uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun kanyonlarından biridir. Kanyonun içindeki buz gibi sular, yazın sıcak günlerinde serinlemek isteyenlerin uğrak noktasıdır. Doğayla iç içe vakit geçirmek ve biraz macera yaşamak isteyenler için Saklıkent’te yürüyüş parkurları ve fotoğraf çekim noktaları da mevcuttur.
8. Manavgat Şelalesi: Macera ve Sakinliğin Buluştuğu Nokta
Antalya’nın Manavgat ilçesinde bulunan Manavgat Şelalesi, doğa ile iç içe keyifli bir gün geçirmek isteyenler için idealdir. Manavgat Nehri üzerindeki bu etkileyici şelale, çevresinde rafting ve kano gibi su sporlarına imkan tanır. Şelalenin etrafında piknik alanları ve restoranlar da bulunur, bu sayede doğa yürüyüşlerinden sonra keyifli bir yemek yiyebilirsiniz.
9. Köprülü Kanyon Milli Parkı: Rafting Tutkunlarının Gözdesi
Manavgat ilçesinde yer alan Köprülü Kanyon Milli Parkı, Türkiye’nin en popüler rafting alanlarından biridir. 25 km uzunluğundaki kanyon, doğaseverler ve macera tutkunları için etkileyici bir doğal ortam sunar. Kanyon boyunca uzanan yürüyüş yolları ve göletler, ziyaretçilere unutulmaz manzaralar sunar. Ayrıca, Köprüçay Nehri’nde yapılan rafting turları da heyecan arayanlar için mükemmel bir seçenek sunar.
10. Phaselis Antik Kenti ve Plajları: Tarih ve Deniz Keyfi
Kemer ilçesine yakın olan Phaselis Antik Kenti, deniz kenarındaki konumu ile diğer antik kentlerden ayrılır. Phaselis, Roma döneminden kalma tiyatrosu, agorası ve hamam kalıntılarıyla ünlüdür. Aynı zamanda antik limanı sayesinde tarihle iç içe bir deniz keyfi yaşatır. Phaselis’in plajları, sakin ve doğayla baş başa bir gün geçirmek isteyenler için idealdir.
11. Göynük Kanyonu: Likya Yolu’nun Efsanevi Rotası
Göynük Kanyonu, Antalya’nın Kemer ilçesinde yer alan ve Likya Yolu’nun bir parçası olan doğal güzelliklerden biridir. Turkuaz rengindeki suları ve yemyeşil doğasıyla dikkat çeken kanyon, yürüyüşçüler için harika bir rotadır. Göynük Kanyonu’nda doğa yürüyüşü yapabilir, kanyonun sakin atmosferinde ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
12. Kekova Adası ve Batık Şehir
Antalya’nın Demre ilçesine yakın olan Kekova Adası, tarihi ve doğal güzellikleri bir arada sunar. Kekova’nın etrafındaki turkuaz renkli deniz, tekne turları için idealdir ve adanın etrafında yüzmek büyük keyif verir. Batık Şehir olarak bilinen su altı kalıntıları ise ziyaretçilerine geçmişe bir pencere açar. Deniz altındaki bu kalıntılar, Likya uygarlığının izlerini gözler önüne serer ve Kekova Adası’nı benzersiz bir deneyim haline getirir.